Thursday, April 06, 2006

paradoks diyom

Yine yeniden duygulanmanın o anını yaşamışlığın karmaşasında, ne yapacağını bilmeme hali almış yürümüş...nedir yani olmazsa olmazlardan mı yani ...yok böyle gitmezler gelir, aman boşverler gider..bumudur hepsi bumudur nedir..

bir akşam üstü olaylar gelişti desem haksızlık etmiş olmam..olaylar böylemi gelişmeli, kader mi ağlarını ören..yok arkadaş senmisin asıl olan, kendin ettin kendin buldunmu olayı nedir...

bir insanla konuşmak iletişim kurmak bukadar mı zor diye sorarım kendime, mantıklı bi cevapta bulurum akabinde...yahu nedir..o zamanı kıymetli, erişilmez, tek ve sonsuz yapan...

bir adım gerinde diyorum, duyuyorum, hissediyorum..duygular bu kadar mı yoğun olacak diye düşünmüyorum..yavaşlamalısın diyorum..kime diyorum heyyyy...

Yok arkadaş bu başka birşey...biliyorum, farkındayım da diyorum..onuda geçtim, farkındalığın farkının seriye bağlanmış kurgusunu da düşünmekle kalmıyor...yahu biliyorum..

Biliyorum da nedir o anı sonsuz ulaşılmaz yapan..nedir tekrar soruyorum...

işin diğer işten geçme halinde atıp tutuyorum sanki olaya dışardan bakan birinin tavrıyla..O kişiye hak vermekle kalmıyor; o geçen kıymetli sonsuz zamanda, o kişi gibi olabilmek için yapamayacağım şey olmayacağını belirtiyorum naçizane...

Peki nedir o anı sonsuz yapan....

Biraz rahatlamış görüyorum kendimi, bu kadar hırpalamadan sonra...birdaha o anın yaşanabileceği ihtimalini düşününmenin, rahatlamada katkısının az veya çok olduğunu da bilmiyor değilim...hani o an gelir, ben yavaşlarım bu defa...sonra o yavaşlar kurgumca...nedir; o sonsuz an aniden olayını yitirmiş bulur..

peki nedir insanı sonsuz bir halde durağan yapan o sonsuz zaman...birbirini nötürler mi diye anlık bi gaflet anının düşüncesini, kafamdan atmalıyım uygulamasının hemen akabinde geçiştiriyorum...


Bir akşam üstü ben yavaşlasam..o yavaşlasa...güzel olmazmıydı sonsuzluğa aldırmadan.....

0 Comments:

Post a Comment

<< Home