Monday, August 08, 2011

ZAMAN


Öyle farklı duygular içerisindeki şu fani beşer;

Bir yanda; hayat diye nitelendirdiğimiz olgu ile mücadelesi insanın, hani bazen olsada olur olmasada dediğimiz, hani an olur içinde kaybolduğumuz, hani an gelir yerinde sayan....Öyle zamanlar olurki iyiki bu hayatta var imişim dediğimiz, öyle zamanlar gelirki hayatı sorguladığımız en derin noktasına kadar acımasızca...


Diğer yanda; kendisi ile mücadelesi vardır insanın, belkide en zorlusu budur mücadele açısından. Zaman olur kendisi ile barışık olur, herşeyin iyi olduğunu, güzel olduğunu, pozitif olduğunu düşünür ve bunu uygular kendince, bahsi geçen hayat diye nitelendirdiğimiz olgu içerisinde...Zaman olur yerden yere vurur kendini hiç acımadan, bazen bilinçsizce, bazen düşünmeden, bazende hiç umursamadan...


Bir yanda hayat, diğer yanda kendisi insanın. Zaman içinde bu iki olgu birbiri ile oynar sürekli, hiç yorulmadan, hiç usanmadan...Bazen hayat kazanır, bazen kendisi insanın fekat hiç berabere bitmez bu oyun. Çünkü mücadeledir ikisinide kamçılayan, zorlayan....


Ama özünde bu mücadelenin, başka bir isim gizlidir; insanın hayat ve kendisi ile mücadelesini hafifleten, bu mücadelenin çekilebilir, yaşanabilir, üstesinden gelinebilir bir hal almasını sağlayan bir isim...

O’nun adı sevgidir,

O’nun adı; değer verdiğin, senin diğer parçan dediğindir,

O’nun adı DENİZ’ dir.....


Öyle zamanlar vardırki
Hani hayatın içinde seni mutlu eden…
Öyle bir zaman gelirki
Kendimi buldum dediğin…
Bilirimki
İşte o zaman
Senin yanında olduğum zamandır

Friday, February 29, 2008

Söyleneceklerim Var

Kendimi şöyle bir gözden geçirme yanılgısı içine sokuyorum çok sık olmasa da arada bir diyebilecek kadar..Soruyorum kendime; en olması gerektiği gibimi emin olmadan, cevap verdiğim oluyor mu bilinmez…

Bazen çocukluk denilen geçmiş dönemlere ait anıların içinde geziniyorum belli belirsiz…parmaklıkların ardında kaldığım ve sular seller gibi olmasada epeycene gözyaşı akıtıp, sana değer veren en kutsal-en olması gereken varlığın kısa bir süre için bile olsa yokluğunu hissettiğim zamana gidiyorum. İlgili sürenin izafiyetinden bağımsız, akabinde kavuşuyorum, tanımsız bir duygu silsilesinin içinde…

Dönemi biraz daha geliştirip, varlığın kendini tanımlamaya başladığı bir evreye giriyorum...garip hareketler sergiliyorum, belki en olması gerektiği gibi belki de bir insandan hiç beklenmeyecek şekilde. Hırkayı yerden alıyor, iki basit savurma hareketiyle temizliyor, akabinde cevabına haiz olduğun suali yanıtlayacak olmanın haklı gururu ile ilerliyorum, tanımsız bir duygu silsilesinin içinde…

Günümüz denilen yakın döneme geliyorum..İlk iki devrede gerçekleşmiş olabilecek ve seni “tanımsız bir duygu silsilesi içine” sokabilecek olayların gerçekleşme evrelerini, bir çırpıda değil de, gerçekte epey bir süre alacak şekilde algılamaya devam ediyorum, arada bir diyebilecek kadar olan zaman içinde…

Soruyorum halen kendime nedir bu tanımsız denilen olgu; isim verilemeyen, duygudur deyip geçiştirdiğimiz şey..

Sadece seninle, kendinle ilgili olan naçizane bir olay mıdır acaba diyorum sorgulamanın ilk evresinde.. Akabinde hemen bir cevap bulamasam da zihnimde bazı tanımlamalar yapabilme kabiliyetini hissediyorum. Tanımlamalardan en yakın olanına sevgi adını veriyorum; kendinden emin olamayan kişi edasında, çevre denilen olgunun nezaretinde.. Kendine en yakın olanında bile tereddütler yaşıyorum.

İkinci evredesinde sorgulamanın, sen dışındakilerle bağlatı kurmaya çalışıyorum benden bihaber..ismine kurgu diyorum belkide; çevre denilen ve ikinci evreyle ilgisi olan olguları içinde barındıran, olasılığı milyonda bir olsa bile gerçekleşme mukadderatı olan..

Bu iki safha arasında gidip geliyorum hayat denilen döngü içinde.. Bir bütünlük var bozamıyor, her ikisi birlikte olmalı diye düşünüyorum. Ve bu gelgitler sürecinde bir isim daha zuhur ediyor, mutluluk diye tanımladığım..

Gelgitler yerini dinginliğe bırakıyor şu aşamada..Sanki “tanımsız bir duygu silsilesi” yeni bir isim buluyor kendince.......


Zaman çok çabuk ilerliyor
Anlam vermenin karmaşası içinde
Tam yerimidir acaba
Gerçekten bilmek isterdim

Farkındalıklar almış başını gidiyor
Bir bakmışsın sevgi oluyor
Yoksa kurgu hadisesi midir
Belliki anlam veremedim

Birşeyler olmuyor değil şu dönemde
İsmine haiz olamadığım
Adı mutluluk mu
Sonunu göremedim

“Bi kerede mutluyum de”
Sorsa idin birkez daha
Varsa eğer öyle bi yer
Emin ol senin yanın derdim

Wednesday, December 05, 2007

Gidiyorum

Geldi çattı sonunda hiç beklenmeyen o an…bir gün olacaktı muhakkak…istenmesede, akla getirilmesede, farklı şeyler düşünülmesede sonunda oldu..

Hayırlısı buymuş diye bir kenarda beklemek geldi içinden şu fani beşerin…her şey gelip geçici değilmiydi….hani nerde inandığın olgular, değerler..inanıyordun ya sonuna kadar…nedir, bazı zamanlar vardı gelip geçmeyen…

Sen daha olayların yansıması devresinde iken O vermişti kararını sormadan sana..gidecekti belkide arkasına bile bakmadan, geride bir şeyleri bıraktığının farkında olmadan..kimbilir belkide umursamadan…kendince haklı idi en olması gerekeninden…ama hani “hiç insan bakmaz mı ardına be kardeşim” benzeri ifadeler kullanma gereğini hissetme olgusunun sebebi nedir peki....

Bumuydu peki kurgunca..farklı olaylar olması gerekmez miydi..hani O gidiyorum diyordu kendince, ama bi taraftanda da gitmezmiydim acaba gitme dese birşeyler bana, kalırmıyım buralarda diye aklından geçiriyordu...üstelik “sen olsan gidermiydin” suali ile zemin bile hazırlanmıştı….

Kurgu olayıda biryere kadarmış demek gelmiyor insanın içinden, gerçeklerle yüzleşme hadisesinin arifesinde..Pek güzel olurdu değilmi O “gitmiyorum” dese, Sen “sen bilirsin” desen...gözleriniz kenetlense kurmacanın en hat safhasıda...

Yüzleşme zamanı gelmişti..bundan sonra olmayacaktı sabahlar akşamüstlerinin arifesinde...O’nun Sen’i sen yapabilme hadisesinin varlığı sonsuzda kaybolup gidecekti. Yine yenidenlerle başlayacaktı günler O’nun yokluğunda eskisi gibi..öğle araları olmayacaktı O’nun devam ettirdiği..Başrolde hep O vardı..Artık O hep yoktu..

Söylenecek söz bulunamayıp “sözün bittiği yer” tanımı tam yerini bulacaktı..




Aklımda hep sen vardın ..yüreğim benden habersiz
Olmasada gerçekte yalan değilmiş
Hiç bilemedim..

Uykusuz kaldım kimseden bihaber..oyunlar oynadım kurgumca
Sensiz zaman kavramını yitirmiş
Belliki göremedim...

Keşkeler yoktu cümlelerde..kelimeler sendin
Bencil olmuştu insan
Bir an düşünemedim...

Birşeyler kaldı içimde..hayalle gerçek arasında
Arkandan haykırıp
Gitme diyemedim..............

Thursday, November 01, 2007

Yansımalar

Bir akşamüstü; gündüzün geceden epeycene kısa olma hadisenin başlama dönemi desek tamda yeri olmazdı. Bunun bide sabahı var onu hiç sorma... Bir umut yine yenidenlerle geçti zaman. Ha şimdi gelecek ha şimdi geldi geçti derken beklemenin verdiği ızdırap yerini başka bir hüzne bıraktı dersem yanılmış olmam sanırsam. Hani beklemekti seni üzen..hani nerde..geldi işte ..hatır bile sordu üstelik..O’nun seni sen yapabilme olasılığının hayat karşılığındaki değerinin yüksek olduğu kendi hayal aleminde bumuydu cevabın..yokmuydu içinden gelen söylenesi sözlerin...dedik ya bir akşamüstü idi epeycene uzun..

Sen vardın; akşamüstü sabah ayrımı yapmayan şu fani zaman içinde..O vardı;“iyiki varmış“ diyebilme ihtimalinin oldukça fazla olabileceği, belki kendimce belkide.... Senin derdin kendinleydi O’nu karıştırmadan...O’nunda sıkıntıları vardı elbet en olması gerekeninden kendince..Neydi peki Seni O’na bağlı kılan kurgunca...

Zincirin ilk halkasında sabahlar vardı..sabahlar olurdu çoğu zaman, olmasın dediğin başka sebeplerden...neydi peki bu aralar bu sabahları farklı hissettiren, hani hiç sorma dedirten türden...O olmasın bu sabahların içinde...elbette O vardı..kendisi bikere farklıydı sabahlar da neymiş O’nun olduğu yerde...En güzel sabahlardan birinde O vardı yine, güne hazırdı belliydi her halinden..Senin yapabileceğin çok fazla seçeneğin yoktu üzerinde düşünüp akabinde uygulayabileceğin..O’ydu sabahı o hale getiren, Sendin devamını getirecek...Zordu ayrılmak bu
sabahlardan...

Öğle vakti gelmişti sabahın arifesinde.. sabahların dakikalarının verdiği huzurun yanında bu vakit epeyce önemli idi kendimce..düşün koskoca bir saat vardı şimdi önünde..Yine vardın Sen ve O...O en olması gerekenden yerine getiriyordu sanırsam bu vaktin gereğini..Senin için O vardı sadece...sadece O vardı..nedir O başlatmıştı bu günü..O’da devam ettirmeliydi en hakettiği ile...söylenecek söz yoktu..zaman onun elindeydi artık..

Akşamlar biraz buruk olurdu ,sabahları bekleyecek olmanın sabırsızlığı neticesinde..tek teselli eden şey buydu belkide..düşün nice olurdu halin birde olmasa sabahlar en olmasını istediğin şekli ile bu akşamların arefesinde..Sen ve O yine vardın uzun bir ayrılığın habercisi olan akşamüstünde..

Zincir tamamlamıştı halkalarını kendince, kapanmıştı artık hiç açılması istenmeyeninden en içteninden.

Bazı anlarda düşünüldü olayların başkalarının gözünden bakılma hadisesinin uygulanabileceği Sen ve O üzerinden..Mümkünmüydü peki Senin O, O’nun Sen olma ihtimali..Hani bi düşünelim Sensin sabahları güne hazır olan, öğlenleri hakettiği gibi devam ettiren, akşamlarında O’nun hüzünlendiği.. ”yok canım artık daha neler” hadisesi düşüncesinin doğruluğu karşısında, yinede içinden “hani milyonda birde olsa bi olasılık vardır canım” cümlesini kurma isteğinin nedeni nedir peki...

Düşün bide olmasada olasılığı, birlikte beklediğin sabahların..



Bir akşamüstü vardı.. aklım orda kaldı..........................

Sunday, September 24, 2006

SİMâ-I

“Birisi” vardı hani “senden hoşlanıyorum” der gibilerinden…dediği gibi kaldı…
“Bişey” vardı hani “senin hoşlandığın” dediğim..ellerin oldu.hayırlı olsun..

“Birisi” ve “bişey”, her ikisi birlikte çok güzel bir ikili olmuştu..birbirini tamamlıyor mertebesinde olmasa bile..düşün bide olsa idi halim nice olurdu olmaması neticesinde..

“Birisi” girdi hayatına apansızca senden habersiz. Haber olayının yayılıp taraflar arasında herhangi bir kurgunun olmadığı süre içinde o “birisi” için herşey güzel gibiydi belkide, senin için güzel olduğu gibi kötünü içinde. Kendince o “birisi” hayal etti en güzelinden…yaptı planlarını en içteninden..yeri geldi hüzünlendi, yeri geldi nerde olduğunu bilmedi. Öyle anlar oldu kendini buldu belkide…kimbilir…..

“Bişey” çok önemli değildi. Herhangi bişey olabilir diyebileceğin bişeydi belkide. Nedir.. vardı.. bişey diyip küçümseniyor gibi görünsede…

Sen herzamanki gibiydin habersizce. Birşeyler vardı bilincinde idin, seni ürperten tedirgin eden. Hani derler ya rüzgarın önündeki bir yaprak misali..hah işte tam olmasa bile budur diyebileceğin. Adını koyamamıştın sanırım o kadardı.

Haber aldın elçiye zeval olmadan “bişeyi” küçümseyerek. Oldu bişeyler yalan yok en olması gerekeninden, herkeslerin kabul gördüğü ben görmesem bile. Olmaz dendi.. devam etmez dendi filmlerdeki gibi..kötüler kazanacaktı herzaman..Zorlandı bu kez olaylar inatçı olmadan, rahatsızlık verildiğinin farkında olmadan..Nedir içten geldi cesaretle birleşerek..”birisi” vazgeçti kendimce..hayallerinden…hani kendini bulmuştu kurgumca…ne oldu….kimbilir…haklı idi kendince sonuna kadar destek verilerekten…

Farklı şeylerde oldu..Ad, tanımlama mertebesine bir adım daha yaklaştı gelişme devresinde insanın…

Birisi, bişey….gelip geçici idi kimi zaman…geldi geçti istenmesede en içteninden…

Rüzgar şiddetini arttırdı..Sanırın bu kez doğru yönde esiyordu.


sanma şâhım,...herkesi sen........sadıkâne.........yâr olur.
herkesi sen,...dostun mu sandın,.....belki ol....ağyâr olur.
sadıkâne,......belki ol..................âlemde bir....... serdâr olur.
yâr olur,.......ağyâr olur,.............. serdâr olur,... didâr olur.

Monday, May 29, 2006

sustum

Yine oldularla geçen bir gün idi, yorgunluk cabası... bir öğleden sonrası oldu, biraz mecburiyetten.. bir de akşamın en tatlı zamanlarıda geçti suskunluğum...sabahın hiçbir anlamı yok idi bugüne özel..zira diğer sabahların önemi anlatılmak istense, bugünün sahiplendiği değerin yanında kat ve kat hatta "işte öyle" dedirten cinsten fazla olacak idi...sabahların olayı bi başka...

Zamanın ilk yarısı hoş idi naçizane..hani mecburiyetler bu kadarmı insana hoş gelir diye bir an bile düşünülmedi en alışıla geleninden..evet hoş idi..ben mecburen bi tarafta..onun mecburiyetinin anlamı bilinmez kendileri naçizane diğer tarafta.. başka taraflarda var idi elbet ben ve o tarafından ayrı...bu başka taraflar hepten ayrı idi...gönül isterdi eminim sadece iki taraf olmasını...bu halim ile en iyisi bütün tarafların olmasıydı ortamda..kaldıki öyle oldu ne mutlu..
İlk yarı bitti bitecekler, bitmesinler ile geçti..mecburiyetlere alışkın başka taraflar hep konuştu bu yarısında zamanın..o iki defa konuştu..saydım...benim taraf sustu..hemde epey bi...neyselerle tamamlandı bu kısmı zamanın..

"yorgunluktu cabası" kısmının umursanmadığı akşam oldu o en güzel olanlarından..ikinci devresi başlayacakmış olayların...bilinirmiydi..bilinmez..olasılıkların kıyısında yaşam bu imiş...
yine taraflar var idi; konu gereği, olmazsa olmazlardan ikiside ordaydı.."iki"den "bir"i fazla bulunmadı ortamda..işi vardı kanımca..ayrıyetten bi mecburiyetlik durumda yok idi...diğer "bir", suskun idi herzamankinden..biraz mırıldandı bişeylerden..kendi bile anlamadı söylediklerini..sanılırki ilk yarıdaki suskunluğa yapılan bir atıftan ibaretti o kadar.."iki"den "bir"i gitti..diğer "bir"sustu..diğer taraflar susmadı..en güzelinden biri olan o akşam zindan oldu bi anda..

Zindanlık haline kadar herşey güzel idi kendi alemimde..gereği varmıydı..neden diğer taraflar da susmadı en kıyağından..hapsetmeye değermiydi; hadi "iki"den "bir"ini geçtim, o güzelim zamanı..

Diğer taraflar susmadı...bir zamanlar hoş olan o akşam süresince.. konu genele yayılmıştı.."iki"nin dışında gelişimini sürdürdü..işte akşam üstünü zehir eden bu oldu..her başka diğerler, "iki"den "bir"i hakkında böyle konuşur ise, diğer "bir" e yazık olmazmı en bencilinden.. öbür "bir"lere yapılanlar, hakkında konuşulmayacak kadar kati olmazlardı..

"İki"den "bir"i gitmiş idi..işi vardı zannımca...diğerler konuşmaya devam etti ediyorlardır kanımca..diğer "bir" susmuştu...böylede devam edecekti sanırsa...



Bir haksızlık olsa bilirim
haykıracağımı sonuna kadar
en içteninden
umursamadan kelimelerin kayıtsızlığını

Bir sevinç olsa paylaşırım
değerini bilerek en olmazından

Haykıramadım
değerini bilmeme rağmen
İçten olamadım
Sustum kelimeler aleminde

Monday, April 17, 2006

ne bilim

Günlerden öyle bir gün işte..fazla üstüne gitmeye gerek yok düşüncesinin yoğun olduğu bir akşam üstü desek...

Hani olurya olurmu bilinmez herkeşlere..birşey görülür, o şekli ile kalmaz.. onun görülme derecesi anlam verilemeyen bir şekilde bilme işine dönüşür..hani olurya olurmu..

Bende naçizane birşey gördüm..bildimmi emin değilim bilinmez...dönüşümü yaşadım muhakkak..

Dönüşüm olayının gerçekleşme zamanı anlık bile olsa, geriye bakılarak yapılan yorumlar neticesinde bunun o derece anlık olmadığı, bilakis dönüşmüş bir çok şeyin toplamı olduğu sonucuna da varılmaması aşikar görünebilmekte..

Peki neden anlık bişeyler olur böle dönüşümlerin arifesinde....

Adı üstünde anlıktır işte be yav diyerekten konu geçiştirilebilirmi...

Yoksa...yoksa hayatının anımıdır...






Gozlerimden gorebilseydin aynadaki yansimani

Hissedebilirmiydin sudaki serinligi, havadaki tazeligi

Ucabilirmiydin ozgurlugun kanatlarında

İnanabilirmiydin…

Gorebilseydin gozlerimden yansimani

Sen olmak istermiydin aynadaki..