Monday, April 17, 2006

ne bilim

Günlerden öyle bir gün işte..fazla üstüne gitmeye gerek yok düşüncesinin yoğun olduğu bir akşam üstü desek...

Hani olurya olurmu bilinmez herkeşlere..birşey görülür, o şekli ile kalmaz.. onun görülme derecesi anlam verilemeyen bir şekilde bilme işine dönüşür..hani olurya olurmu..

Bende naçizane birşey gördüm..bildimmi emin değilim bilinmez...dönüşümü yaşadım muhakkak..

Dönüşüm olayının gerçekleşme zamanı anlık bile olsa, geriye bakılarak yapılan yorumlar neticesinde bunun o derece anlık olmadığı, bilakis dönüşmüş bir çok şeyin toplamı olduğu sonucuna da varılmaması aşikar görünebilmekte..

Peki neden anlık bişeyler olur böle dönüşümlerin arifesinde....

Adı üstünde anlıktır işte be yav diyerekten konu geçiştirilebilirmi...

Yoksa...yoksa hayatının anımıdır...






Gozlerimden gorebilseydin aynadaki yansimani

Hissedebilirmiydin sudaki serinligi, havadaki tazeligi

Ucabilirmiydin ozgurlugun kanatlarında

İnanabilirmiydin…

Gorebilseydin gozlerimden yansimani

Sen olmak istermiydin aynadaki..

Thursday, April 06, 2006

paradoks diyom

Yine yeniden duygulanmanın o anını yaşamışlığın karmaşasında, ne yapacağını bilmeme hali almış yürümüş...nedir yani olmazsa olmazlardan mı yani ...yok böyle gitmezler gelir, aman boşverler gider..bumudur hepsi bumudur nedir..

bir akşam üstü olaylar gelişti desem haksızlık etmiş olmam..olaylar böylemi gelişmeli, kader mi ağlarını ören..yok arkadaş senmisin asıl olan, kendin ettin kendin buldunmu olayı nedir...

bir insanla konuşmak iletişim kurmak bukadar mı zor diye sorarım kendime, mantıklı bi cevapta bulurum akabinde...yahu nedir..o zamanı kıymetli, erişilmez, tek ve sonsuz yapan...

bir adım gerinde diyorum, duyuyorum, hissediyorum..duygular bu kadar mı yoğun olacak diye düşünmüyorum..yavaşlamalısın diyorum..kime diyorum heyyyy...

Yok arkadaş bu başka birşey...biliyorum, farkındayım da diyorum..onuda geçtim, farkındalığın farkının seriye bağlanmış kurgusunu da düşünmekle kalmıyor...yahu biliyorum..

Biliyorum da nedir o anı sonsuz ulaşılmaz yapan..nedir tekrar soruyorum...

işin diğer işten geçme halinde atıp tutuyorum sanki olaya dışardan bakan birinin tavrıyla..O kişiye hak vermekle kalmıyor; o geçen kıymetli sonsuz zamanda, o kişi gibi olabilmek için yapamayacağım şey olmayacağını belirtiyorum naçizane...

Peki nedir o anı sonsuz yapan....

Biraz rahatlamış görüyorum kendimi, bu kadar hırpalamadan sonra...birdaha o anın yaşanabileceği ihtimalini düşününmenin, rahatlamada katkısının az veya çok olduğunu da bilmiyor değilim...hani o an gelir, ben yavaşlarım bu defa...sonra o yavaşlar kurgumca...nedir; o sonsuz an aniden olayını yitirmiş bulur..

peki nedir insanı sonsuz bir halde durağan yapan o sonsuz zaman...birbirini nötürler mi diye anlık bi gaflet anının düşüncesini, kafamdan atmalıyım uygulamasının hemen akabinde geçiştiriyorum...


Bir akşam üstü ben yavaşlasam..o yavaşlasa...güzel olmazmıydı sonsuzluğa aldırmadan.....